Sarıyer Belediyesinin düzenlediği 3. Kilyos Çevre ve Sanat Festivali’ndeydik!
Bazı aksaklıklardan dolayı 2. güne katılamamış olsak da sizinle standımızdaki güzellikleri paylaşmak istedik. 🙂 Ekoharita ekibinden, benim ve Bilge’nin de can-ı gönülden desteklediği Ekofil Topluluk Destekli Yayıncılık kitaplarını katıldığımız etkinliklerde her zaman standımızdan sizlere ulaştırmaya niyetliyiz.
Ekofil Topluluk Destekli Yayıncılık ve Kırağı Dergisi ile standımızda bir arada olmak bizim için çok keyifliydi. Balabanağa Çiftliği‘nin de ziyaretçilere hediye etmek üzere bize teslim ettiği siyez buğdayı tohumlarını da Kadıköy Çevre Festivali’nden bu yana toprakla buluşturulmak üzere ziyaretçi dostlarımızla paylaşıyoruz. Kalplerimizin Bildiği Daha Güzel Dünya kitabını da nice kalpleri güzelleştirmesi için ulaştırmaya gönüllü olduk.
Bu vesileyle sözü burada Ekofil’e bırakalım diyoruz. 🙂
Peki Ekofil Nedir?
“Ekofil, topluluk destekli bir yayıncılık modeli tasarlamak, uygulamak ve geliştirmek üzere bir araya gelmiş, gezegenin ve insanlığın esenliğini önemseyen yazar, çizer, çevirmen, editör ve okurlardan oluşan bir girişim. Ekofil Yunanca oiko (ev) ve phile (sever) kelimelerinden türetilmiş bir terim. “Ev” ile kastedilen, şimdilik tek evimiz olan dünya gezegeni. Ekofil, evimiz ve üzerindeki tüm varlıkların hayrını gözettiği müddetçe her konu ve alanda yayın yapmayı amaçlıyor.”
Balkonlarda ve Küçük Bahçelerde Tohum Alma ve Saklama El Kitabı
“Son yıllarda sayısı giderek artan tohum takas şenlikleriyle ninelerin çıkınlarında sakladıkları ve kaybolmaya yüz tutan atalık tohumlar elden ele dolaşmaya başladı. Ne var ki bu tohumları ancak doğru şekilde ekip çoğaltabilirsek yaşatabiliriz. Türkiye’de yerel tohumların korunması konusunda yıllardır çalışan Tracy Lord hazırladığı el kitabında balkonlarda veya küçük bahçelerde yetiştirmeye uygun ve Anadolu’da yaygın şekilde kullanılan yirmi farklı sebzenin tohumlarını nasıl çoğaltabileceğimizi, yeni nesil tohumların nasıl toplanıp saklanacağını duru ve akıcı bir dille anlatıyor, uygulama deneyimlerini referans kitaplardan edindikleriyle harmanlıyor. Kitapta özellikle tohumu toprakla buluşturmanın ideal koşulları, tohumdan fideye gelişme süreci ve olgunlaşan tohumları tanıma, toplama ve saklamanın püf noktalarına dair anlaşılır ve kolaylıkla uygulanabilir bilgiler bulacaksınız. Burcu Pek’in suluboya resimleriyle renk kattığı bu mini kitabın, balkonlarınızı ve arka bahçelerinizi rengarenk bir cümbüşe çevireceğini ve sağlıklı gıdalar üretmek için sizi cesaretlendireceğini umuyoruz. Kitabın yayımlanmasına katkıda bulunmak için doldurabilirsiniz.”
Kırağı Dergisi?
“Uçuyor Kır Ağı, Düşüyor Kırağı
Sözlükler kır için, şehir ve kasabaların dışında kalan, çoğunlukla boş ve geniş yer, taşra diyor. Engin boşlukları sevdiğimiz doğru ama nerenin boş nerenin dolu olduğuna kim karar veriyor bilmiyoruz vallahi. Taşra dedikleri de “dışarı” demek ya hani, neresi içeri neresi dışarı, hangimiz içerideyiz hangimiz dışarıda sahi? Şehirlerden, kasabalardan dışarı, ormanlardan, derelerden, vadilerden, bostanlardan içeri uzandık vaktiyle, şimdi içimizden dışımıza, özümüzden sözümüze, taşramızdan kentimize ve aynı zamanda bunlardan da gerisin geriye uzanmaya çabalıyoruz belki de.
Hayali bir ateşin başında bir araya geldik, kimimiz hiç birbirimizin yüzünü görmeden, bir diğerinin göz bebeğine baktık. O ateşin dans eden alazları gibi uzanmak istedik birbirimize; dokunmak, hikayemizi, gördüklerimizi, düşlerimizi, kimileyin kabuslarımızı anlatmak istedik. Uzak ateşlerdik her birimiz ayrı bir dağın başında tüten, birbirimizden de dışarıdaydık, yabandık ama bir ocakta tüten bir dumanın aksak türküsü başka bir koyaktan yükselen bir ıslığın yeline tutundu, hayali bir ağ birleştirdi ışıklarımızı ve havalandık.
Kim demiş ağların uçamayacağını? Şeytan örümcekleri (Stegodyphus) yavruları, doğumdan kısa süre sonra bir ağacın tepesine ya da yüksek bir yere çıkarak sırtüstü yatar ve göğe doğru ağlar atmaya başlar. Bir paraşüt ya da balon biçimi oluşturan bu ağlarını rüzgâra salarak uzak diyarlara uçarlar. Kimilerinin yolculuğu birkaç metre sürer ama pek çok denizcinin karadan yüzlerce kilometre açıkta gemilerinin yelkenine takılan ağlardan bahsettiği bile duyulmuştur.
Biz de kırlarda uzanıp göğe attığımız ağları birleştirerek bir dergi olmasına niyetlendik bunun; uçsun, başka kırdaşlarla buluşsun, başı dumanlı aksak türkümüzü dışarıdan içeri, içeriden dışarı dokusun diye. Kırağı dedik dergimize, havadaki su buharının bulduğu yapraklarda, yüzeylerde yoğuşarak oradaki canları usul usul beslemesi gibi gönüllere düşsün, tohumları yeşertsin diye. Öte dağlarda yanan bilmediğimiz ateşlerin dumanı türkümüze karışsın, başka canların göveren filizleri dansımıza katılsın diye.
Kuşların göçüyle, baharın gelişiyle birlikte, çok yakında ilk sayımız çıkıyor. Hayallerimiz kanat açıyor, uçuyor Kır Ağı; tüm kardeş toprakları beslemek üzere düşüyor Kırağı.”
Kalplerimizin Bildiği Daha Güzel Dünya?
“Bu kitap topluluk desteği ile yayımlandı.
Kutsal Ekonomi kitabı, İşgal Et (Occupy) hareketindeki rolü ve armağan ekonomisi çalışmalarıyla tanıdığımız ’ın The More Beautiful World Our Hearts Know is Possible adlı kitabının Türkçe yayın hakları, Seda Arıcıoğlu’nun yoğun çabaları sayesinde alınmış ve yine onun girişimiyle çevirisine başlanmıştı. 2015 yılında tamamlanan çeviri bir süre editörünü ve yayıncısını aradıktan sonra Seda kitabın yayımlanması için bir destek çağrısı yaptı ve Burcu Ertunç’tan gelen cevap uzun bir fitili ateşledi: Topluluk Destekli Yayıncılık. Burcu’nun bu fikri, İlknur Urkun Kelso’nun 2017 yılında, üzerinde keyifle çalışabileceğimiz ve tamamlandığında keyifle okuyabileceğimiz, dünya görüşümüzü yansıtan ve satış kaygısı gütmeyen yayınlar yapacak bir topluluk destekli yayıncılık modeli kurma çağrısı yapmasına vesile oldu. Çevirmen, yazar, editör, tasarımcı ve okurlardan oluşan kalabalık bir grup bu çağrıya ses verdi ve o gruptan Hira Doğrul ile Emre Ertegün bu kitabı tamamlamak için görev aldı. Kitabın çevirisinin kontrolü, son okumasının yapılması, dizgi, tasarım ve matbaa işlerinin halledilmesinin yanı sıra tüm bunlar için gereken parayı da bulmak gerekiyordu. Zira –yazarın bir beklenti içinde olmadan ancak “para kazanırsanız bana da armağan edebilirsiniz” diyerek sunduğu bu kitabı biz de üzerine bir fiyat etiketi koymadan dağıtmak istediğimiz için– henüz basılmamış bir kitabı fonlayacak müstakbel okurlara ulaşmak lazımdı.
2018 Ocak ayı itibariyle bu işi nasıl kotaracağımızı tasarlayıp çeviri kontrolü üzerinde çalışmaya başladık. Metin biraz yola girmeye başladığında sosyal medya üzerinden duyurular yaparak kitabı okumak isteyenlerden maddi destek istedik. 5000 TL toplayabilirsek kitabın çeviri ve editörlük işleri için emek maliyetleri karşılanmış olacak ve kitap ham haliyle elektronik ortamda okurlara ulaşabilecekti. Kitabın basılıp dağıtılabilmesi içinse 10 bin ve 15 bin TL olarak iki aşamalı bir hedef koyduk. Aşağıda isimlerini bulacağınız güzel insanlar, duyurumuzu paylaşarak, bize para göndererek, gelirini kitaba aktardıkları etkinlikler yaparak, el emeği ürünlerini ve eşyalarını açık arttırmaya çıkararak toplam 16.340 TL + 24 EUR fon yarattılar. Bu arada yaşanan ciddi ekonomik kriz dolayısıyla kâğıt fiyatları sürekli olarak arttığı ve kitabın yazarına göndermek istediğimiz armağan miktarı eridiği için başta duyurduğumuz 2000 kopya yerine 1500 kopya basmaya karar verdik. Nihayetinde, söz verdiğimiz gibi, bize maddi destekte bulunanlara yollamış oldukları her 20 TL için bir kitap ulaştıracağız. Geri kalan 700’e yakın kopya ise çeşitli gönüllü dağıtım noktalarında okurlarla buluşacak ve kitap internet üzerinden de okunabilecek.”
Balabanağa Çiftliği?
“Daday’ın İnciğez Köyü’nde, koruluk bir tepenin yamacında tek başına yaşayan Balabanağa Çiftliği Köy Kahvaltısı ve Yöresel yemeklerle hizmet vermektedir. Her biri 400 yıldan daha eskiye dayandığı bilinen çeşme, tarihi Türk hamamı, tahıl ambarı gibi ek üniteleri ile birlikte Balabanağa Çiftliği günümüze çevre ve doğal etkilerden az zarar görerek gelmiştir. Balabanağa Konağı 1636 yılında yapılmıştır. Ahşap-kargir karışımı bir teknikle yapılan Balabanağa Konağı’nın zemin kat duvarları yer yer ahşap dikmelerle desteklenmiş yığma taş ve kerpiçtir. Üst kat duvarları kerpiç dolgulu, sıvalı ahşap karkas olarak yapılmıştır. Balabanağa Çiftliği’nde Anadolu’nun geleneksel misafir ağırlama adetleri sürmektedir.”
ÇOK HARİKASINIZ, GÖNÜL DOLUSU SEVGİ ve SELAMLAR.
Teşekkür ederiz Abdulkadir Bey. Sağ olun. Sevgiler.