Anasayfa › Forumlar › Organik Tarım › GERÇEKTEN ORGANİK Mİ?
- Bu konu 0 yanıt içerir, 1 izleyen vardır ve en son 6 yıl 4 ay önce Mehmet Ufuk PEKER tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
12 Eylül 2018: 17:30 #139950Mehmet Ufuk PEKERKatılımcı
GERÇEKTEN ORGANİK Mİ?
Apelasyon e dergi Eylül 2014 tarihli sayısında yayınlanmıştır
Liste list isimli sistede yayınlanan
<h1 class=”jeg_post_title”><span style=”font-size: 80%;”>17 Maddede Organik Ürünler Hakkındaki Efsaneler ve Gerçekler</span></h1>
Ekim 2015 tarihli 140 sayılı Dünya Gıda Dergisinin 34-39. sayfalarında Ufukta Tarım köşesinde yayınlananOrganik Ürünü neresinden tanırsınız? yazıları da bu yazıyla benzer içerikteki diğer yazılarımdır.
En güçlü savunduklarımız en az bildiklerimizdir. Zira ön yargılar cahillikten beslenir. Bilgi ise kuşkuyu besler… Daha çoğunu bilmek istersiniz. Bu yazının amacı yalnızca Organik Tarım konusunda değil tüm gıda ve tarım üretim ve pazarlaması konusunda sizin bilme isteğinizi kaşımaktır. Denetimin en doğrusu bilinçli tüketici tarafından gerçekleştirilenlerdir.
***
Sanayi devrimi ile ortaya çıkan zenginleşme ve şehir kavramındaki değişim tarımın giderek şehirlerin dışında kalmasıyla sonuçlanmış, kırsal kesim kavramı ortaya çıkmıştır. Tarımsal üretim hem şehirlerin artan gıda ihtiyacını gidermek hem de sanayi ürünlerinden tarım ürünlerini ticari ştirildi… Tarım ürünlerinin aşırı tüketimi konvansiyonel (sanayiye dayalı ve yoğun) tarımı yarattı. Buna parlak bir isim de bulundu; Yeşil Devrim… Ticarileşme ile tarım bozuldu. Üretici ile tüketici arasında fiziki tanışmanın olmaması üreticinin son tüketiciye karşı sorumluluk hissini azalttı. İnsanların sağlıklı bilip tükettiği et, süt, yumurta meyve, sebze masumiyetini yitirdi.
Tarımda ortaya çıkan ve giderek büyüyen sorunlara karşı çevreci, sağlıklı çözümler ortaya konmaya başladı… Adına ekolojik/organik tarım dediler… Sonra organik tarım ticarileşti… Denetim, belgelendirme; Yetmedi yasalarla koruyalım dedik, popülerleşmeye başladı… Popülerleştikçe medyanın konusu haline geldi… Enformasyon araçlarını kullanmanın dayanılmaz hafifliği… Araştırmadan, soruşturmadan dolaşıma giren bilgiler… Bilimsel olarak ifade edilenin naifliğinin karşısında gümbürdeyen manipülasyonun zaferi… Üretecek için, tüketecek için kafa karışıklığı…
‘Organik Ürün’ gerçekten üretilebilir mi?
Yaptığımız tarımsal faaliyetler sonucunda gerçekten organik bir ürün elde edebilir miyiz? Yoksa Organik ürün bir hayal mi?.. Atadan kalan tarımsal tekniklerle yapılan üretime organik üretim denemez mi? Gübre ve ilaç kullanmadan üretim yapsak… Kimileri hayvan gübresi kullanabileceğimizi söyler, komposttan, yani çürütülmüş organik artıklardan da bahsedilir belki… Sanki organik tarım sadece üretimde kullandığın girdilerle ilgili bir üretim modeli gibi… Ama daha ötesi sadece bitkisel üretimin konusu zannedilebilir…
Organik tarımda kullanılan girdiler önemlidir. Öncelikle mevzuatta yer almalı, yetkilendirilmiş kuruluş tarafından onaylanmalıdır. Organik yöntemler ile ü doğal olarak toplama alanlarında bitkisel ve hayvansal ürünlerden elde edilmiş girdiler… Ya da doğada bulunan ve doğal yöntemlerle üretilmiş maddelerden elde edilmiş girdiler… Peki, bu girdileri kafamıza göre kullanabilir miyiz organik tarımda? Yada bu girdiler yeterli mi bir ürüne organik demek için?..
Tek tip üretim (belli bir bitki türünün art arda her yıl aynı tarlaya ekilmesi) organik olabilir mi? Ya da erozyonu hesaba katmadan yapılan üretim organik olabilir mi? Enerji tasarrufu… Genetiği değiştirilmiş organizmalar… En önemlisi üretim materyalinin bir canlı olduğunu ve doğanın parçası olduğunu göz ardı ederek yapılan üretim organik olarak kabul edilebilir mi?
Hayvancılık faaliyetleri, su ürünleri üretimi, doğal toplama alanlarından yapılan üretim organik metotlarla yapılamaz mı? Dahası üretilen tarımsal ürünlerden elde edilen ürünün hasadında, depolamasında, işlenmesinde, ambalajlamasında, etiketlenmesinde ve hatta taşınmasında kullanılan malzeme ve işlemler ürünün organikliğini etkilemez mi?
Sadece gıda mı? Organik tarımda kullanılan girdiler, organik ürünlerle üretilen giysiler, temizlik malzemeleri, makyaj malzemeleri, oyuncaklar…
Bir ürünün organik olup olmadığı anlaşılabilir mi gerçekten?
Adınız ne desem? Ya da mesleğiniz? Mezuniyet durumunuz… Hepinizin verecek yanıtları var mutlaka… Ancak emin olabilir miyiz?… Belge yoksa… Nüfus Cüzdanı, Diploma, İşyeri çalışma belgesi, kimlikler, sertifikalar… Öyle ise organik ürünün de bir belgesi, kimliği olması gerekmez mi? Kim neye göre verecek bu kimliği? Kimliğin de bir resmiyeti olmalı… Yani bir mevzuata dayanmalı… Kurumları, kuralları, denetim ve belgelendirme mekanizmaları olmalı…
<u>Organik tarım; </u>doğa ile uyumlu üretim yöntemleri olmanın ötesinde, doğal dengeye, çevreye zarar vermeyecek tekniklerin ve bu özellikteki ilaç ve gübrelerin kullanımın da önerildiği; ekimden sofraya kadar üretimin her aşamasının organik tarım kurallarına uygun olduğunun kontrol edilip, belgelendirildiği, kendine özgü kurum ve kuralları olan ve tüm bu sistemin yasal bir mevzuata dayandığı bir “Tarım Kültürü”dür.
Bu tanımdan sonra artık “Gerçekten bir ürün organik olabilir mi?” diye sormaya gerek var mı? Sonuçta bir mevzuat var, kendine özgü yöntemleri, girdileri, kuralları, kurumları var… Yani üretiminizi bu çerçevede yapıp belgelendiriyorsanız (Ürün Sertifikası) ürününüz ‘Organik’ statüsündedir. Yani bir ürün organik olabilir. Hatta diyelim ki üretici ve tüketici arasında güven ilişkisi var. Yada bu güveni sağlayacak sivil mekanizmalar kooperatifler, dernekler arası bir iradi mekanizma ortaya çıkmış… Bu tür güvene veya örgütsel denetim mekanizmalarının dayanan üretime ‘Sosyal Sertifikasyon’ denmektedir. Sosyal sertifikasyon ile üretim yapılabilir ancak bu ürünler ticari olarak genel organik ürün pazarına giremez ve organik ürün etiketi ile satılamaz.
Bir ürünün organik tarım yöntemleri ve girdileri ile üretilmesi onu organik yapmaz. Bunun için ürünün üretiminde denetim ve sertifikasyon süreci de uygulanmalıdır. Yine bu ürünlerin depolama, işleme, ambalajlama, etiketleme süreçlerinde organik niteliğini kaybetmemesi için de mevzuata uygun hareket edilmeli ve her işlem için denetim ve belgelendirme süreci işletilerek ürünün organik niteliğini koruduğu güvence altına alınmalıdır.
Organik ürünün etiketinde bulunması gereken diğer bilgilerin yanında, ürünün organik olduğuna dair ibare bulunmalı, sertifika numarası ve sertifikayı veren Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yetkilendirilmiş Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşunun Logosu ile Mevzuatta yer alan Organik ürün Logosu da yer almalıdır.
Organik ürün satın alıyorsanız ürünün sertifikasını (Ya da fotokopisini) mutlaka görmelisiniz. Bu ürünün sertifika numarası etiketteki sertifika numarası ile karşılaştırılabilir.
Şehir Efsanelerinde Organik Ürün
Şifa niyetine organik ürün tüketelim mi?
Organik ürün kesinlikle sağlıklı bir üründür ancak ilaç gibi görülmemelidir. Organik ürün, üründen beklenen yararı azami derece de sağlayabilir ve sentetik kimyasal kalıntılardan kaynaklanan zararları önler. Ancak organik üründen bundan fazlası beklenmemelidir. Organik tarım çevreye duyarlı bir üretim tarzıdır. Ancak, yalnızca organik üretim yaparak doğayı koruyamayız.
Organik = Ekolojik = Biyolojik ürün aynı anlamda kullanılabilir mi?
Farklı ülkelerde kullanılan “organik”(İng.), “ekolojik” (Fr.) ve “biyolojik”(Alm.) ürün ifadeleri yasal olarak organik ürünü ifade etmektedir. Bunun dışında hiçbir ifade organik ürün anlamında kullanılamaz. Ancak İyi Tarım Uygulamaları (İTU,) Global GAP ya da Gezen Tavuk vb. ifadelerin organik üretimle ilgisi yoktur. Bu üretimler ruhsatlı her tür (sentetik, biyolojik, madensel, mekanik vb) girdinin izin verilen miktarlarda ve belli kurallarla kullanılabildiği üretim kültürleridir. Kalıntıların ülkede izin verilen limitlere uygun olması beklenir.
Köy ürünü, doğal ürün, natürel gibi ifadeler organik yerine kullanılabilir mi?.
Bütün tarımsal ürünler tür ürünler belgeli de değildir. Zaten tarlada üretilen bir ürün doğal olamaz. Köylerde her tür üretim yapılmaktadır. Doğal veya natürel ifadeleri sınıflandırma veya işleme şekli itibarı ile kullanılır. Örneğin zeytinyağında kullanılan “natürel” ifadesi 0,8 ila 2,0 arasında olan asitlik düzeyini gösterir. Ya da “natürel incir” ifadesi şekillendirilmeden, işlemeden paketlenen kuru incir için kullanılır.
“Arı(lı) Ürün”, “Tarla Ürünü” ifadelerin organik ürünle ilgisi var mıdır?
Arılı Ürün ifadesi veya etiketi ürünün organik olduğunu göstermez. Domates gibi bazı ürünlerde döllenme dolayısı ile meyve tutumu için rüzgâr, böcek faaliyeti gibi dış etkenler gerekmektedir. Ancak “Sera üretiminde” kapalı koşullarda bu etkenler işlemez. Bu durumda ya sahte dölleme yapılacaktır (Ki bu durumda çekirdek evi oluşmadığından ürün kalitesi düşer ve kullanılan hormon kalıntı bırakır) veya sera içine arı kovanı yerleştirilecektir. Arı kullanıldığında doğal olarak tarımsal mücadele konusunda da daha dikkatli davranmak gerekecektir. Yani hem daha kaliteli hem de normalden düşük kalıntılı bir ürün üretilecektir. Serada yapılan organik üretimde arı kullanılması uygun olsa da her arılı ürün organik değildir. Ayrıca serada arılı üretimle ilgili bir belgelendirme sistemi de olmadığı için güvenilirlik sorunu da vardır. Yine sera ürünün olmadığı, üretimin tarlada yapıldığı dönemde bir ürünün “arılı” olduğunu söylemek de aslında kafa karıştırmaktan öte bir anlam ifade etmez.
Serada üretilmeyen her ürün Tarlada üretilmiştir. Tarla ürünü ifadesi bir ürünün serada üretilmediği ile ilgilidir. Belgesi yoktur. Ve yine aynı zamanda tarla ve sera üretiminin bulunduğu dönemlerde bir anlam taşır. Yazın ortasında söyleniyorsa gereksiz, kışın ortasında söyleniyorsa kesinlikle yalandır.
Bir ürünün görüntüsü, kokusu, lezzeti organik olduğunu kanıtlar mı?
Ürünlerin görüntüsü, kokusu, lezzeti daha çok ürünün çeşidi ile ilişkilidir. Tabii ki ürünün üretim süreci ürünün kalite unsurlarını etkiler. Ancak bu abartılı bir etki değildir. Zaman zaman karşılaşılan çok yakın boyut ve görüntüdeki tarımsal ürünler temizlenme ve standardizasyon işlemlerine tabii tutulmuş ürünlerdir. Standart dışı ürünler genel olarak gıda ürünlerine işlenmektedir. Organik üretim genelde daha dar alanlarda yapıldığından standardizasyon çoğunlukla mümkün olmamaktadır.
Yamru yumru, çarık çürük ürünler organik midir?
Sertifikası varsa organiktir. Ancak siz yine de kalite değerlerini kaybetmiş tüketemeyeceğiniz bir ürünü sırf organik diye satın almayın derim. Sonuçta para verdiğiniz ürünü severek tüketmelisiniz. Organik tarım doğru uygulamalarla, doğru biçimde yapılırsa birkaç yıl içerisinde ürünün çeşit özelliklerini en iyi biçimde göstermesini sağlayacak kaliteli ürün üretimi mümkün olmaktadır. Yani organik ürünler de oldukça kaliteli olabilmektedir.
Düzeltme: Eğer çarık çürük bir ürün varsa bu üründe toksik maddeler olacağından organik olarak tüketiilmesi mümkün değildir. Ancak bu ürün organik değildir demek yanlış olur. Organik olarak üretilip organik tüketim değerini kaybetmiş ürün tanımı kullanılmalıdır. Bu ayrım organik tarımdaki sertifika mantığını yansııtır. Ürün organik olarak üretilmişse, Üretim ve işleme aşmalarının tümü organik tarım yöntemlerine uygun olmalı ve sertifikalandırılmalıdır. Bu aşamalardan her hangi birisinde bozulma, bulaşma gibi nedenlerle ürün organik değerini kaybedebilir. Bu durumda organik özelliğini kaybeden ürün organik olarak satılamayacaktır.
İçinden canlı böcek (larva, tırtıl) çıkan ürün organik midir?
Bir soru da benden kurtlu bir meyveyi sırf organik diye yemek ister misiniz? Ancak yine de belirtelim; Bazı zararlılar yumurtalarını çiçek döneminde yapar. Larvaları dane oluşumundan sonra yumurtadan çıkar. Ve bundan sonra da atacağınız hiçbir ilaç dane içerisindeki larvayı etkilemeyecektir. Dolayısı ile bol kalıntılı bir ürünün içinden de canlı larva çıkabilecektir. Ve yine belirtelim, sertifikası varsa ürün böcekli de olsa organiktir.
Bir ürünün organik olduğunu hangi analizlerle anlarız?
Organik ürünlere pestisit tarama analizleri ve GDO analizi yapılarak kalıntı ve GDO olmadığından emin olunabilir. Kalıntıların genelde depolama sırasında karışma veya bulaşma neticesinde oluştuğuna dair bulgular vardır. Zaman zaman üreticilerin hatalı uygulamaları veya geçmişteki alışkanlıklarından kaynaklanan (bilinçli) göz ardı uygulamaları için maruz kalacağı cezalar oldukça büyüktür. Ancak bu analizler ve yanına ekleyeceğiniz başka analizler organik üründe sorun olup olmadığını anlamak içindir. Bir ürünün organik olduğunun tek güvencesi sertifikadır.
Ürünün organik olabilmesi organik tarım yöntemlerinin dışında bir uygulama yapılmadığının güvence altına alınmasını gerektirir. Bu da denetim ve belgelendirme ile sağlanabilir. Örneğin kanatlı yetiştiriciliğinde hayvan refahı, toprak ve su kirliliğinin önlenmesi gibi konularda ki tedbirler alınmasa da kalıntısız, GDO’suz et ve yumurta üretilebilir. Analizlerde temiz çıkacak bu ürünler organik tarım felsefesine göre mi yetişti? Bunu önceden konmuş kurallara, kurumsal ve sistemli bir üretim modeli güvence altına alır.
Organik üretimde verim çok düşük müdür?
Organik üretime başlandığında verim düşüşü genelde görülmektedir. Toprak canlılığının yeterli olmayışı, toprak yapısının bozulması, Üreticiden kaynaklanan yanlışlıklar bazen bu durumun uzun sürmesine de neden olabilir. Ancak ekim nöbeti, kompost, yeşil gübreleme, tuzaklama gibi uygulamaların zamanında ve doğru şekilde gerçekleştirilmesi ile üç ila beş yıl içerisinde üretim maliyetleri düşerken, elde edilen ürün miktarı konvansiyonel üretimle yarışır düzeye gelebilmektedir.
Organik ürünün çok pahalı olması normal midir?
Aslında organik ürünün fiyatı konvansiyonel ürüne yakın olmalıdır. Organik ürün arzının yetersizliği, üreticilerin eksikliğinden kaynaklanan verim kaybı, çok küçük parsellerde üretimin neden olduğu yüksek maliyet, yeterli organik girdi bulunmaması gibi unsurlar genelde maliyeti yükseltmektedir. Yapılan analizler konvansiyonel ürünle organik ürün arasındaki fiyat farkının organik ürün lehine % 20 civarında olmasının yeterli olacağını göstermektedir. Başlarda 2 katın üstünde olan oransal fiyat farkı organik üretim arttıkça ve organik ürün pazarı yaygınlaştıkça % 50 civarına gerilemiştir. Uzun vadede maliyetin daha da düşebileceği ve fiyat farkının ortalama % 20 düzeyine gerileyeceği öngörülmektedir.
Sonuç mu desem…
Doğayı kendimize göre değiştirdiğimizi zannediyoruz. Yaşamı kontrol altına alabileceğimizi, tüm doğaya hükmedebileceğimizi, hayatın iplerini elimize alabileceğimizi düşünüyoruz. Değiştirdiğimiz doğanın parçası olduğumuzu, bozulan ekolojik dengenin bizim hayatımızı da hem dolaylı, hem de doğrudan etkilediğinin farkında bile değiliz.
Tükettiğimiz tarım ürünlerinde nelerin eksik olduğunu bilebilir miyiz? Mesela yıllarca yediğimiz yumurtalarda selenyumun eksik olduğunun farkında değildik. Şu anda piyasada selenyumlu yumurta var. Katkı maddeleri ile selenyum içeriği sağlanmış yumurta… Oysa organik yumurtada, aslında toprakta gezen, eşinen tavukların yumurtasında doğal olarak selenyum bulunuyor.
Tükettiğimiz ürünlerde eksikliğinin farkında olmadığımız başka maddeler var mı? bilmiyoruz. Bilmediğimiz, farkında olmadığımız pek çok tehlike ve tehditle birlikte yaşıyoruz. Bir zamanlar insanların tamamen sentetik gıdalarla beslenebileceği üzerine tezler vardı. Hatta insanın günlük ihtiyaçları hap haline getirilecekti… Ancak insan vücudunun farklı fonksiyonları ve ihtiyaçları vardır. Yani insan içinde var olabildiği doğaya, dünyaya saygı göstermeyi öğrenmelidir.
Mehmet Ufuk PEKER
Ziraat Teknisyeni
-
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.